Monday, November 30, 2015

kara bela, (2015)

Bravo yaa! nidalarımızla başlayan KARABELA için maalesef filmin sonunda aynı beğeni ile ayrılamadık... Oysa iyi film izleyecek olmanın ümidiyle keyiflenmiştik bile...

Bir yol hikayesi olan bu filmde, yol boyunca hikayeye katılanların, hikaye içinde hikaye yaratma çabasının oldukça gereksiz olduğunu düşündük. Oyunculuklar '10 numara' iken karakterlerin kendi hikayeleri yeter de atar iken ne diye dikkatimizi dağıtmak, olay örgüsünü sabote etmek istemiş senarist anlayamadık... Gülmedik mi? GÜLDÜK!!!

Evet; kahkaha garantili, ailecek izlenebilecek bu filmin resmi özeti şöyle;

Hayatı hep başkalarının (babasının ve özellikle eşinin) kurallarına göre yaşamış olan Kudret’in düzeni sürpriz olaylarla altüst olur. Hayata karşı bocaladığı bir anda gördüğü rüyayı ciddiye alır ve çok sevdiği arabasına atlayıp Antep’e yola çıkar. Filmin bundan sonrası bir yol filmi klasiğine dönüşür. Yolda istemeden de olsa yeni arkadaşlar edinir. Yolculuk boyunca arabasının başına gelmeyen, Kudret ve arkadaşlarının da peşine düşmeyen kalmaz. Kudret ve yol arkadaşları, bu uzun ve zorlu yolculuğun sonunda hem dostluğun önemini keşfedecekler, hem de kuralsız yaşanan bir maceranın keyfini süreceklerdir.

Halka açık gala düzenleyerek Türk sinema tarihinde bir ilki gerçekleştiren yönetmen Burak Aksak'ın filmiyle ilgili daha fala bilgi için buraya...

..izleyecek olanlara iyi seyirler dilerim..

Sunday, November 22, 2015

white/gold coffee table designed/created/handmade by AVCI


Sonunda yaptık! Tchibo'da gödüğüm bu sehpa ile başladı serüvenimiz.
Elimizde 'hairpin' denilen bu metal ayaklardan vardı. Onları bahçeden alıp evimize getirmenin bir yolu olabilirdi...vee başladı handyman serüvenimiz :)

Basit görünen bu küçük kahve sehpası için günlerce çalıştık, birçok deneme-yanılma sonunda bu sonuç kalbimizi kazandı...

Artık köşede duran çiçekler, kafesler, fenerler ne varsa hepsini taşıyacak güzel bir sehpamız var.  Neredeyse 55 yaşında olan bu ağacın doğal dokusuna zarar vermemeye çalıştık. Ağacın doğallığı ile metalin sağlamlığını, altının pırıltısıyla beyazın masumiyetini bir araya getirdik....

Elbette bu sehpa bizimle her yola gelir, çay da içeriz birlikte, kahve de ikram ederiz üstünde...mum yakarız, tütsü de ... Ağacımızın kurumasını da kararmasını da gün be gün izleriz, bizden izler düşer halka halka onun izlerinin üstüne...

yakınlaşalım biraz daha, belki bir zamanlar bu ağaçta yaşayan bir perinin ayak izlerini görürüz...


Song of Sea, (2014)






Beni mest eden bir animasyondu! Tam seyirlik! Bir kere insanın eline kalemi ve sulu boya fırçasını  alıp resim yapma isteğini depreştiriyor. Sonra, ahh keşke hikaye uydurabilme kabiliyetim olsaydı dedirtiyor. Ha bir de; hiç bir şey olamadım bari 'selkie' olmuş olsaydım diye düşündürtüyor....  :)   
....
kaynak: jennycitino
Hikaye öyle sevimli  ve sade ki... Kardeşini bulurken annesi kaybeden küçük bir çocuğun 'olağanüstü' hikayesi sadece...
Yönetmenliğini Toom Moore'un yaptığı bir irlanda fantastik filmi; denizlerin şarkısı... küçük Ben'in sevgili köpeği Cú ile birlikte  geçirdiği macera periler yardımı ile göz açıp kapayıncaya kadar bitiyor. (93 dakika)
Küçük masum kız kardeş Saoirse'in tek bir kelime etmeden dönüştürme gücünü görüyoruz. Filmin harika müziğinden bahsetmeyi  unutmamak gerek.  Filmin sonuna hatta yazıların sonuna kadar izlemeyi garantiliyor o 'büyülü' şarkılar...
 küçük foklar bu filmin minik serçeleri sanki :)
 filmin resmi özeti şöyle:
Saoirse ile Ben küçük bir ada tepesinde babalarıyla birlikte yaşamını sürdüren iki kardeştir, fakat daha sonra büyükanneleri ile birlikte daha güvenli sayılabilecek bir yere giderler. Günün birinde, Ben kız kardeşinin bir şarkısı ile bütün büyülü varlıkları serbest bırakabilecek deniz perisi olduğunu anlar. Şimdi Ben ve kız kardeşi bütün korkularını bir kenara bırakarak, tüm sihirli canlıların güçlerini geri kazanabilmeleri için kötü cadıya karşı mücadele vereceklerdir…
 Bu film bana günümüz yaşantısında batıl inançların rolü konusunu tekrar hatırlattı... Bunca somut  bilginin sanal platformlarda yankıyla aktarıldığı herkesin parmağıyla istediği sorunun cevabına ulaşabildiği bir çağdayız. Ancak, kimilerinin uydurulduğu, kimilerinin tecrübelerin abartıldığı yüzlerce yıllık hikayelere  inanma ihtiyacımız yine de son bulmuyor...

fragman için; buraya
daha fazla bilgi için: wikipedia
daha fazla filmden kareler görmek için; buraya

Tuesday, November 10, 2015

Beş Şehir, (2010)

kaynak:wikipedia
Oyunculuklara ve mistisizmine dayanamadığımız bir filmden sonra bu filmi izlemeye başladık. Aydın karakteri sahiciliği ve sinir bozuculuğu ile hemen bağlayıverdi kendine !? Ardından filmin kısa filmler olduğuna kanaat getiriverdik... sonraki Osman'ın hikayesiydi...Ayy, Osman bile o önceki filmdeki oyuncuların hepsinden daha iyiydi! Osman daha 11 yaşında çocuk oyuncu ya, ondan böyle beklentisizliğimiz ve tabii kısa filmler dedik ya, kısa film dediğin amatörlerin mecrası yaftamız var bir de..

kaynak:sinemabed
Osman'ın hikayesi de bitiverdi...Şairimiz çıktı sahneye, trenleriyle.... bu çıkışı çok beğendiğimizi söylemeden geçemeyeceğim. filmi epey beğenmeye başladığımı söyleyip durdum buralarda... hatta şairin belirip sokağa çıkmadan öncesine kadar olan kısım bile tek başına bir kısa film olabilecek nitelikte idi (itiraf: ben öyle sandım... :) ....). Şairin kedisi vardı....kedi bile çok iyi oynamıştı yahuuuu :) Sevimsiz olmuş ama, diyip-durup beğendim :)

kaynak:formistan
Sonnnraaa.....sıkıldık... ara verdikkk...öyle 10 dakika falan değil.. Saatler sonra filme onca övgü düzmemizin hatırına bitirip öyle uyuyalım dedik :) 
Öğretmenin hikayesi başladı, efkarlı bir şekilde...
Ulaş benden önce farketmişti ama ben ihtimal vermemiştim; film 5 kısa film değil, biribiriyle bağlantılı, karakterlerin birbirine dokunduğu bir hikaye imiş... 
(ben bu noktaya kadar parasızlıktan aynı oyuncuları diğer hikayelerde figüran olarak oynatıyorlar sanıyorum... :) ...)
film epey şey anlatıyor esasında, herkesin içindeki ümitsizliği, yetersizliği, saplantı potansiyelini, nasıl her derdimizin dünyanın sonuymuşcasına bizi kıydığını ve nihayetinde bir sebeple olmazsa başka diğer sebeple bu dünyadan göçeceğimizi....
İzleyin derim bu filmi... Ünlü aramayın, zira ben bu güzel oyuncuları(Tansu BiçerBeste Bereket,Bülent Emin YararŞebnem SönmezAhmet Rıfat ŞungarEge Tanmanİpek Erdem,Aşkın Şenol,Aylin ÇalapFerit KayaBurcu Doğan) tanımıyorum. Umarım güzel işler yapmaya devam ederler. Yönetmeni(Onur Ünlü) tebrik ediyorum, iyi iş çıkarmış. Filme yapılan kötü yorumlara aldanmayın; saçma falan değil bu film, evet hayat böyle kurgularla tesadüflerle örülü siz göremiyorsanız büyük yönetmen ne yapsın :)

Resmi özete buyurmak isterseniz;

Beş Şehir, bir polis, bir tezgahtar, bir öğretmen, bir seyyar satıcı ve 11 yaşında bir çocuğun, yaşamla, ölümle ve aşkla iç içe geçen hikayesidir. İstanbul’a tayin edilen polis Aydın, şehre alışmaya çalışırken, Beyoğlu’ndaki bir şekerci dükkanında çalışan Mehtap’a gönlünü kaptırıverir. Fakat ne yapsa onun dikkatini çekemez. Tıpkı, eski hukuk öğrencisi Şevket’in, aynı şekerci dükkanında çalışan Dilek’in dikkatini çekemediği gibi. Tam bugünlerde Dilek’in karşısına Aydın çıkar ve kontrolsüz arzusunu Dilek’e yöneltir.

Keyifli seyirler...

Sunday, November 1, 2015

X+Y, (2014)


Anneysen, babaysan, sevgiliysen ya da birinin çocuğuysan tam sana göre bir ingiliz filmi.
Dahiysen ya da normalsen kendinden birşeyler bulacaksın muhakkak..
ölüm ya da aşk üzerine başa çıkabilme formülü üretmek için kafa patlatmışsan izle...

çok şey de bekleme! ingiliz aksanı, filme çok yakışan müzik ve kahramanızın  derin mavi gözleri hatırına bile 111 dakikanını vermiş olsan değmez mi?  muhtemelen ilerleyen zamanlarda çok gösterilen bir tv filmi olacaktır (eğer henüz olmadı ise :) )

Filmin resmi özeti:
Etrafıyla iletişim kurmakta zorlanan Nathan, kendi küçük dünyasına çekilmiştir. Bütün tesellisini rakamların ve matematiğin dünyasında bulan Nathan, annesi Julie de dahil olmak üzere kendisine yakın herkesi kendinden uzaklaştırmaktadır...
Sıra dışı matematik öğretmeni Humphreys’in de desteğiyle kendisini Tayvan’da yapılacak olan Uluslararası Matematik Olimpiyatları’na İngiliz takımının bir parçası olarak hazırlanırken bulur. Nathan, bu süreçte büyümenin zorlukları ve aşkın tuhaflıklarıyla da karşılaşacaktır...
X+Y bildiğimiz matematik filmlerinden oldukça farklı. Morgan Matthews gerçek bir olaydan esinlenerek ortaya çıkardığı bu duygusal hikayede karakterlerine mesafeli ve onları istismar etmeyen bir yaklaşım benimsiyor. Bu bakımdan film, detaylı ve incelikli arka planıyla dikkat çekiyor..
İlk aşkın karmaşıklığı, büyümek ve mahremiyetle başa çıkmak üzerine hayat dolu bu nefis ilk film sizi kalbinizden yakalamayı başaracak.