Thursday, December 31, 2015

happy new year!


my sweet girl!


my sweet babies are year's stars :) 
I took photo my new toy ;) It was soo hard.  thay want to play with me but shooting and playing at same time are not possible.. This is my first expirience with dogs. But these beauties made me happy!!



my lovely son ALEX! he is my sunshine!


happy new year all!
end of year!!!


trantino-draft

leonardo-draft

Thursday, December 17, 2015

beast of no nation, (2015)



Ulaş her ne kadar, film çok iyiymiş ama savaş filmiymiş demiş olsa da izledim... Artık 'Agu' sözcüğü sadece bebekleri değil savaştaki tüm çocukları anlatıyor olacak bu film izleyenler için... 



Film oyuncuların performansı, hikaye açısından iyi fakat çok dramatik oluşu ve savaşın aptalca tabiatı nedeniyle, hadi izleyin bu filmi, diyemiyorum... Keşke savaş kelimesinin anlamını bilmiyor olsaydık da savaş filmleri çekilmesiydi...  
Filmin resmi özeti şöyle;
Jane Eyre uyarlamasıyla uluslararası sinema arenasında parlayan ve True Detective diziyle de dikkatleri üzerine toplayan genç yönetmen Cary Fukunaga'nın Uzodinwa Iwala'nın aynı adlı eserinden beyazperdeye taşıdığı filmde, Afrika ülkesindeki iç savaşta savaşması için ailesinden kopartılan çocuk asker Agu’nun öyküsü anlatılıyor.
Şahane fragmanı da burda:



Wednesday, December 2, 2015

Selfless, (2015)


Filmin güzel bir başlağıcı vardı... Ooo film güzele benziyor! deyip dikkat kesildik... Epey bir ne olacak şimdi diye sormadığımı farkettim. Sorun şuydu; film bilim kurgudan maceraya dönmüştü ama ben kahramının sonunun ne olacağını merak etmiyorum ya da ne olur şu hayatı seçsin diye nefesimi tutmuyordum!
evet evet, yazık olmuş güzelim fantastik konuya...
belki biraz da Ryan Reynolds'ın oyunculuğunu sevemedim...Nasıl desem? çok boş bakışları var adamın... :(


Ulaş yemek-çay faslı sırasında izledi sonra tamamen 'selfless'  sebeplerle dışarı çıktı . Film için O'na şunu söyledim kısaca;
Film 'matrix' olma potansiyeli varken maalesef hiç bir şey olamamış... Onun cevabı da güzeldi doğrusu; her potansiyeli olan film 'matrix' olsaydı,  'Matrix' olmazdı...velhasıl iyi filmin hamurunu tutturmak zor iş....

İzlerken bu filme puanım kaç olur, kaç olur diyip durdum; 6 mı 7 mi??
Imdb'ciler de öyle düşünmüş olmalı ki 6.5 vermişler...

İzleyecek olanlar için filmin resmi özeti;
Tarsem Singh isimli direktör ve yapımcının çekimleri için kamera arkasına geçtiği Selfless filmi Gizem, Bilim Kurgu ve Gerilim türünde bir yapım olarak 31 Temmuz 2015 tarihinde tüm Dünya ile aynı anda ülkemizde vizyona girmiştir. David Pastor’un yarattığı hikayeden yola çıkılarak Matthew Goode, Ryan Reynolds ve Natalie Martinez gibi kendini kanıtlanış oyunculardan oluşan kadro ile gelen Self/Less filmi bilim kurgu hayranlarının büyük bir merakla beklediği filmler arasına girmiştir.
Artık orta yaşlarını bile geride bırakan Damian isimli zengin adam kanser hastalığından dolayı neredeyse ölmek üzeredir. Bilim adamlarının üzerinde çalıştığı ve daha önce hiç denememiş bir tedavi yöntemini son bir şans için kabul eder. Tedavi sonunda kendisini genç bir beden içerisinde bulur ve bu şekilde bir süre harika vakit geçirir. Yaşlandıktan sonra yapamadığı bir çok şeyi tekrar yapabilmektedir, fakat her şey göründüğü gibi değildir. Başta cansız olan bu beden artık Damian’ın ruhuna sahiptir ama bedenin kökenleri yok olmamıştır. Geçmişe dönük ve kendine ait olmayan anılar görmeye başlayan Damian onu öldürmek için peşine takılan gizli servisten haberdar olur ve tehlikeli mücadele başlar…

Tuesday, December 1, 2015

black coffee table designed/created/handmade by AVCI


Son günlerde Ulaş son derece yaratıcı! Hatta gelmiş geçmiş en üretken zamanları diyebilirim :) Bu sözlerime kızacağını biliyorum ama gerçekten bu denli uzun saatler boyunca, yorucu işleri tek başına yaptığını daha önce görmemiştim. Bu durum beni öyle mutlu ediyor ki; O'nun gözlerinde hayal ettiği şeyi adeta elleriyle ortaya çıkarması ve sonrasındaki o katıksız gurur ve heyecanla sunması.... Nasıl olmuş??? 



Sehpalarımızın ikincisi de aslında ilkiyle birlikte yapıldı ve boyandı. Hatta ilk bunu boyamıştım :) Ama beyaza olan tutkum nedeniyle önce onu paylaştım. Siyah sehpaya 'maskülen'liği yakıştırdım ve hemen çalışma odasına götürdüm. Battaniyeyi, kupaları kapıp odaya giren kış güneşinin  keyfini çıkarmaya çalıştım!

Bunlardan şöyle boy boy olsa tüm kaktüslerimizi toplasak bu köşede... 




Siyah / beyaz sehpalarımızı öyle çok sevdik ki, her renginden her boyundan yapmak istiyoruz. Ağaç seçimimizi geliştirmek ve dizaynlarımızı çeşitlendirmek için bir sürü fikir uçuşuyor zihnimizde... 



Monday, November 30, 2015

kara bela, (2015)

Bravo yaa! nidalarımızla başlayan KARABELA için maalesef filmin sonunda aynı beğeni ile ayrılamadık... Oysa iyi film izleyecek olmanın ümidiyle keyiflenmiştik bile...

Bir yol hikayesi olan bu filmde, yol boyunca hikayeye katılanların, hikaye içinde hikaye yaratma çabasının oldukça gereksiz olduğunu düşündük. Oyunculuklar '10 numara' iken karakterlerin kendi hikayeleri yeter de atar iken ne diye dikkatimizi dağıtmak, olay örgüsünü sabote etmek istemiş senarist anlayamadık... Gülmedik mi? GÜLDÜK!!!

Evet; kahkaha garantili, ailecek izlenebilecek bu filmin resmi özeti şöyle;

Hayatı hep başkalarının (babasının ve özellikle eşinin) kurallarına göre yaşamış olan Kudret’in düzeni sürpriz olaylarla altüst olur. Hayata karşı bocaladığı bir anda gördüğü rüyayı ciddiye alır ve çok sevdiği arabasına atlayıp Antep’e yola çıkar. Filmin bundan sonrası bir yol filmi klasiğine dönüşür. Yolda istemeden de olsa yeni arkadaşlar edinir. Yolculuk boyunca arabasının başına gelmeyen, Kudret ve arkadaşlarının da peşine düşmeyen kalmaz. Kudret ve yol arkadaşları, bu uzun ve zorlu yolculuğun sonunda hem dostluğun önemini keşfedecekler, hem de kuralsız yaşanan bir maceranın keyfini süreceklerdir.

Halka açık gala düzenleyerek Türk sinema tarihinde bir ilki gerçekleştiren yönetmen Burak Aksak'ın filmiyle ilgili daha fala bilgi için buraya...

..izleyecek olanlara iyi seyirler dilerim..

Sunday, November 22, 2015

white/gold coffee table designed/created/handmade by AVCI


Sonunda yaptık! Tchibo'da gödüğüm bu sehpa ile başladı serüvenimiz.
Elimizde 'hairpin' denilen bu metal ayaklardan vardı. Onları bahçeden alıp evimize getirmenin bir yolu olabilirdi...vee başladı handyman serüvenimiz :)

Basit görünen bu küçük kahve sehpası için günlerce çalıştık, birçok deneme-yanılma sonunda bu sonuç kalbimizi kazandı...

Artık köşede duran çiçekler, kafesler, fenerler ne varsa hepsini taşıyacak güzel bir sehpamız var.  Neredeyse 55 yaşında olan bu ağacın doğal dokusuna zarar vermemeye çalıştık. Ağacın doğallığı ile metalin sağlamlığını, altının pırıltısıyla beyazın masumiyetini bir araya getirdik....

Elbette bu sehpa bizimle her yola gelir, çay da içeriz birlikte, kahve de ikram ederiz üstünde...mum yakarız, tütsü de ... Ağacımızın kurumasını da kararmasını da gün be gün izleriz, bizden izler düşer halka halka onun izlerinin üstüne...

yakınlaşalım biraz daha, belki bir zamanlar bu ağaçta yaşayan bir perinin ayak izlerini görürüz...


Song of Sea, (2014)






Beni mest eden bir animasyondu! Tam seyirlik! Bir kere insanın eline kalemi ve sulu boya fırçasını  alıp resim yapma isteğini depreştiriyor. Sonra, ahh keşke hikaye uydurabilme kabiliyetim olsaydı dedirtiyor. Ha bir de; hiç bir şey olamadım bari 'selkie' olmuş olsaydım diye düşündürtüyor....  :)   
....
kaynak: jennycitino
Hikaye öyle sevimli  ve sade ki... Kardeşini bulurken annesi kaybeden küçük bir çocuğun 'olağanüstü' hikayesi sadece...
Yönetmenliğini Toom Moore'un yaptığı bir irlanda fantastik filmi; denizlerin şarkısı... küçük Ben'in sevgili köpeği Cú ile birlikte  geçirdiği macera periler yardımı ile göz açıp kapayıncaya kadar bitiyor. (93 dakika)
Küçük masum kız kardeş Saoirse'in tek bir kelime etmeden dönüştürme gücünü görüyoruz. Filmin harika müziğinden bahsetmeyi  unutmamak gerek.  Filmin sonuna hatta yazıların sonuna kadar izlemeyi garantiliyor o 'büyülü' şarkılar...
 küçük foklar bu filmin minik serçeleri sanki :)
 filmin resmi özeti şöyle:
Saoirse ile Ben küçük bir ada tepesinde babalarıyla birlikte yaşamını sürdüren iki kardeştir, fakat daha sonra büyükanneleri ile birlikte daha güvenli sayılabilecek bir yere giderler. Günün birinde, Ben kız kardeşinin bir şarkısı ile bütün büyülü varlıkları serbest bırakabilecek deniz perisi olduğunu anlar. Şimdi Ben ve kız kardeşi bütün korkularını bir kenara bırakarak, tüm sihirli canlıların güçlerini geri kazanabilmeleri için kötü cadıya karşı mücadele vereceklerdir…
 Bu film bana günümüz yaşantısında batıl inançların rolü konusunu tekrar hatırlattı... Bunca somut  bilginin sanal platformlarda yankıyla aktarıldığı herkesin parmağıyla istediği sorunun cevabına ulaşabildiği bir çağdayız. Ancak, kimilerinin uydurulduğu, kimilerinin tecrübelerin abartıldığı yüzlerce yıllık hikayelere  inanma ihtiyacımız yine de son bulmuyor...

fragman için; buraya
daha fazla bilgi için: wikipedia
daha fazla filmden kareler görmek için; buraya

Tuesday, November 10, 2015

Beş Şehir, (2010)

kaynak:wikipedia
Oyunculuklara ve mistisizmine dayanamadığımız bir filmden sonra bu filmi izlemeye başladık. Aydın karakteri sahiciliği ve sinir bozuculuğu ile hemen bağlayıverdi kendine !? Ardından filmin kısa filmler olduğuna kanaat getiriverdik... sonraki Osman'ın hikayesiydi...Ayy, Osman bile o önceki filmdeki oyuncuların hepsinden daha iyiydi! Osman daha 11 yaşında çocuk oyuncu ya, ondan böyle beklentisizliğimiz ve tabii kısa filmler dedik ya, kısa film dediğin amatörlerin mecrası yaftamız var bir de..

kaynak:sinemabed
Osman'ın hikayesi de bitiverdi...Şairimiz çıktı sahneye, trenleriyle.... bu çıkışı çok beğendiğimizi söylemeden geçemeyeceğim. filmi epey beğenmeye başladığımı söyleyip durdum buralarda... hatta şairin belirip sokağa çıkmadan öncesine kadar olan kısım bile tek başına bir kısa film olabilecek nitelikte idi (itiraf: ben öyle sandım... :) ....). Şairin kedisi vardı....kedi bile çok iyi oynamıştı yahuuuu :) Sevimsiz olmuş ama, diyip-durup beğendim :)

kaynak:formistan
Sonnnraaa.....sıkıldık... ara verdikkk...öyle 10 dakika falan değil.. Saatler sonra filme onca övgü düzmemizin hatırına bitirip öyle uyuyalım dedik :) 
Öğretmenin hikayesi başladı, efkarlı bir şekilde...
Ulaş benden önce farketmişti ama ben ihtimal vermemiştim; film 5 kısa film değil, biribiriyle bağlantılı, karakterlerin birbirine dokunduğu bir hikaye imiş... 
(ben bu noktaya kadar parasızlıktan aynı oyuncuları diğer hikayelerde figüran olarak oynatıyorlar sanıyorum... :) ...)
film epey şey anlatıyor esasında, herkesin içindeki ümitsizliği, yetersizliği, saplantı potansiyelini, nasıl her derdimizin dünyanın sonuymuşcasına bizi kıydığını ve nihayetinde bir sebeple olmazsa başka diğer sebeple bu dünyadan göçeceğimizi....
İzleyin derim bu filmi... Ünlü aramayın, zira ben bu güzel oyuncuları(Tansu BiçerBeste Bereket,Bülent Emin YararŞebnem SönmezAhmet Rıfat ŞungarEge Tanmanİpek Erdem,Aşkın Şenol,Aylin ÇalapFerit KayaBurcu Doğan) tanımıyorum. Umarım güzel işler yapmaya devam ederler. Yönetmeni(Onur Ünlü) tebrik ediyorum, iyi iş çıkarmış. Filme yapılan kötü yorumlara aldanmayın; saçma falan değil bu film, evet hayat böyle kurgularla tesadüflerle örülü siz göremiyorsanız büyük yönetmen ne yapsın :)

Resmi özete buyurmak isterseniz;

Beş Şehir, bir polis, bir tezgahtar, bir öğretmen, bir seyyar satıcı ve 11 yaşında bir çocuğun, yaşamla, ölümle ve aşkla iç içe geçen hikayesidir. İstanbul’a tayin edilen polis Aydın, şehre alışmaya çalışırken, Beyoğlu’ndaki bir şekerci dükkanında çalışan Mehtap’a gönlünü kaptırıverir. Fakat ne yapsa onun dikkatini çekemez. Tıpkı, eski hukuk öğrencisi Şevket’in, aynı şekerci dükkanında çalışan Dilek’in dikkatini çekemediği gibi. Tam bugünlerde Dilek’in karşısına Aydın çıkar ve kontrolsüz arzusunu Dilek’e yöneltir.

Keyifli seyirler...

Sunday, November 1, 2015

X+Y, (2014)


Anneysen, babaysan, sevgiliysen ya da birinin çocuğuysan tam sana göre bir ingiliz filmi.
Dahiysen ya da normalsen kendinden birşeyler bulacaksın muhakkak..
ölüm ya da aşk üzerine başa çıkabilme formülü üretmek için kafa patlatmışsan izle...

çok şey de bekleme! ingiliz aksanı, filme çok yakışan müzik ve kahramanızın  derin mavi gözleri hatırına bile 111 dakikanını vermiş olsan değmez mi?  muhtemelen ilerleyen zamanlarda çok gösterilen bir tv filmi olacaktır (eğer henüz olmadı ise :) )

Filmin resmi özeti:
Etrafıyla iletişim kurmakta zorlanan Nathan, kendi küçük dünyasına çekilmiştir. Bütün tesellisini rakamların ve matematiğin dünyasında bulan Nathan, annesi Julie de dahil olmak üzere kendisine yakın herkesi kendinden uzaklaştırmaktadır...
Sıra dışı matematik öğretmeni Humphreys’in de desteğiyle kendisini Tayvan’da yapılacak olan Uluslararası Matematik Olimpiyatları’na İngiliz takımının bir parçası olarak hazırlanırken bulur. Nathan, bu süreçte büyümenin zorlukları ve aşkın tuhaflıklarıyla da karşılaşacaktır...
X+Y bildiğimiz matematik filmlerinden oldukça farklı. Morgan Matthews gerçek bir olaydan esinlenerek ortaya çıkardığı bu duygusal hikayede karakterlerine mesafeli ve onları istismar etmeyen bir yaklaşım benimsiyor. Bu bakımdan film, detaylı ve incelikli arka planıyla dikkat çekiyor..
İlk aşkın karmaşıklığı, büyümek ve mahremiyetle başa çıkmak üzerine hayat dolu bu nefis ilk film sizi kalbinizden yakalamayı başaracak.

Saturday, October 31, 2015

the road within, (2014)

 The Road Within  her yaştan insanın kendi olmamışlıklarını bulabileceği bir film. Aslında bir hayli gençlik filmi gibi görünmekte ama aldırmayın diyorum siz 'şekle'!..Kimi deformasyonlarımız doğuştan bedenimizde saklı iken kimileri de şu fani dünyada faniler tarafından inşa edilmiyor mu?..

Kahramanın olmadığı, mutlu sonun bile olmadığı bir film müjdeliyorum sizlere. Sadece  'kusur' bulacaksınız. Sonra da kendi kusurlarınızı düşünmeye dalmışken bitiverecek film. Öylece sessizce bitiverecek,.. Ne çok güzeldi diyeceksiniz ne de berbat...
Hem bireysel hem de ailecek izlenebilecek bu filmi izleyecek olanlara keyifli seyirler diliyorum.

Tourette Sendromlu genci oynayan 'a  alkışlar!! 
fragman için buraya.
film hakkında daha fazla bilgi için buraya.

Sunday, October 25, 2015

Everest, (2015)

Kalbim 8848 parça bir durumda yazıyorum bu yazıyı....


Nepal'in tepesinde uğuldayan fırtınanın sesi garip bir huzur veriyordu. ardından gelen ölümler 'sonu baştan belli'lerden olsa da karakterlerin gerçekliği yüreğime dokundu işte...

Everest; Baltasar Kormakur tarafından yönetilmiş bir maceralı dramtik  bir biyografi. bana göre başrol diye lanse edilecek bir karakter yoktu ancak film tanıtımlarına göre son Terminatör'ümüz  Jason Clarke flash isim.  Birçok tanıdık isim vardı. Her birini de ayrı ayrı oldukça beğendim bu oyuncuları gördükçe film ile  ilgili beklentim de arttı açıkçası...kimdi bunlar; Emily Watson, John Hawkes, Naoko Mori, Josh Brolin, Jake Gyllenhaal vd..

Filmin bütçesi 55 milyon $ imiş ve oyuncular soğuğun gerçek yüzünü Himalayalar'da tanımışlar!!

Film sürprizlerle dolu değil elbette; bir çok kişi 1996 yılında iki ayrı dağcı ekibin zorlu kar fırtınasında hayatta kalma mücadelesini haberden takip etmiş olabilir...

Başta da söylediğim gibi filmin atmosferi, oyuncular ve kurgusu iyi ki sıkılmadan farketmeden izleyiveriyor insan. Tavsiye ediyor muyum?
Kış gelmişse, üşüyorsanız ve duygulanmaya da hazırsanız eveeettt, kaçırmayın izleyin!
Fotoğraflar için kaynak: google images


Monday, October 19, 2015

The Martian (2015)

Ülkemizde Marslı adıyla gösterime giren filmin yönetmenliğini 'ın yapmış, konu Andy Weir'ın çok satan bilimkurgu romanından uyarlanmış.

Sıkı bir bilimkurgu-sever olarak bu filmi ne yazık ki hiç sevmedim....filmi çok sıkıcı hatta klişelerle dolu buldum... Başlarda ilgimi çekti,, merak duygumu sonuna kadar ele geçirdi, ama sadece merak etmek  filmin yalnızca ilk bölümü için yetti. İkinci bölümde tamamen klasik Amerikan filmi olmayı geçemedi...

Matt Damon severler belki O'nu bir de uzayda süzülürken Mars'ta çiftçilik yaparken görmeye bayılacaklardır.


filmin resmi özeti;
Mars gezegenine astronotların gönderildiği bir görevde, Mark Watney isimli astronot şiddetli bir fırtına sonrası öldü sanılarak ekibi tarafından terk edilir. Fakat Watney hayattadır ve kendisini Mars’ta yapayalnız bulur. Elindeki sınırlı olanaklarla, zekasını ve dayanıklılığını kullanarak dünyaya yaşadığına dair bir sinyal göndermeye çalışır. Milyonlarca mil uzakta NASA ve uluslararası bilim insanları durmaksızın bu ‘Marslı’nın eve dönmesi için uğraşırken, ekip arkadaşları da tehlikeli bir kararın eşiğine gelecektir...
fragman için buraya